Türk un ve değirmencilik sektörü temsilcileri, Avrasya'daki meslektaşlarıyla Azerbaycan'da bir araya geldi.
Uluslararası Un Sanayicileri ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Bölge Başkanlığı tarafından düzenlenen ve dünya tahıl sektörünün önemli buluşmaları arasında yer alan "3. IAOM Avrasya Konferansı ve Sergisi", 23-25 Eylül 2024 tarihleri arasında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de yapıldı.
Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı'nın yanı sıra Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürümüz Ahmet Güldal’ın da katılım sağladığı ve "Değişen İklimde Sürdürülebilir Gıda Güvenliği" mottosuyla düzenlenen etkinlik açılış konuşmalarıyla başladı.
Bakan Yumaklı, yaptığı konuşmada dünyanın farklı yöne doğru evrildiği bir dönemden geçtiklerini ifade ederek küresel ekonomik belirsizliklerin ve jeopolitik gerginliklerin yanı sıra devrim niteliğindeki teknolojik dönüşüm rüzgârlarının yaşandığı bir ortamda olduklarını söyledi.
Yumaklı, özellikle küresel ısınma ve iklim değişikliği etkilerinin su ve tarım üzerinde en çok hissedildiği bir süreçten geçtiklerini kaydederek, "Bu süreç içinde de değirmencilik ürünleri başta olmak üzere gıda arz güvenliği tüm ülkeler için stratejik bir alan olarak yer alıyor." diye konuştu.
Kovid-19 ve Rusya-Ukrayna Savaşı'nın gıda güvenliğinin kritik önemini bir kez daha hatırlattığını belirten Yumaklı, son asırda yaşanan ve gelecekte yaşanması beklenen nüfus artışının gıda ve suya ihtiyacını daha da artıracağını anlattı.
Yumaklı, "Önümüzdeki 27 yılda yapılan projeksiyonlara göre dünya nüfusunun 2 milyar daha artarak 10 milyara çıkması bekleniyor. Türkiye nüfusu ise 1960 yılında 27 milyonken son 63 yılda 3 katına çıkarak 85 milyona ulaştı. 2050 yılında da 105 milyonu geçecek. Bu gerçek, Türkiye için olduğu gibi diğer ülkeler için de geçerlidir. Dolayısıyla gıdaya ve suya olan ihtiyaç her geçen gün daha da artıyor." diye konuştu.
"DEĞİRMENCİLİK ÜRÜNLERİNE TALEPTE CİDDİ ARTIŞ BEKLİYORUZ"
Bakan Yumaklı, FAO verilerine göre, nüfus artışına bağlı olarak 2050'de bugünden yüzde 55 daha fazla suya, yüzde 70 daha fazla gıdaya ihtiyaç duyulacağını söyledi.
"Bu gerçek, gıda ve tarım politikalarımızı geleceğe hazırlarken, en önemli gerekçemizi oluşturmaktadır." diyen Yumaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dünyada yaşanan bu süreçler, gıdayı işleyerek yarı mamul ve mamule dönüştüren değirmencilik sektörünün de önemini tüm dünyada artıracaktır. Bu anlamda özellikle tahıl depolama ve taşıma sistemlerine olan ilgi dünya çapında artmıştır. Yine değirmen makinelerine, beklenenin ötesinde bir ilgi oluşmuş ve ciddi bir kapasite artışı yaşanmıştır. Un ve yem gibi sektörlerin, ana üretim kalemlerine olan ihtiyacı da artacağı için özellikle de 2024'ün ikinci yarısından itibaren sektörde ciddi bir talep artışı bekliyoruz."
Yumaklı, dünya değirmencilik ürünleri ticaret hacminin son 5 yılda yaklaşık yüzde 40 arttığını belirterek, 2023'te ticaret hacminin 60 milyar dolar seviyelerine ulaştığını aktardı.
"DEĞİRMEN SEKTÖRÜNÜN 2024'TE YENİ BİR REKOR KIRMASINI BELİYORUZ"
Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Türk değirmen sektörünün dünya ihracatındaki lider pozisyonunu uzun yıllardır devam ettirdiğini belirterek, Türkiye genelinde yaklaşık 600 un fabrikasının bulunduğunu söyledi.
Buradaki değirmencilerin çoğunun üçüncü veya dördüncü kuşak olarak bayrağı devraldığını dile getiren Yumaklı, şunları kaydetti:
"Bunu büyük bir avantaj olarak görüyoruz. Sektörün, maliyetlerdeki rekabet gücü, kalitede ve hizmette gösterdiği üstün başarılar sayesinde önümüzdeki yıllarda da dünyadaki liderliğini sürdüreceğini öngörüyoruz. 2022 yılını 2 milyar dolar civarında ihracatla tamamlayan Türk değirmen sektörü, 2023'ü de dünyadaki ekonomik sıkılaşmaya ve savaşlara rağmen 1,9 milyar doların üzerinde bir rakamla kapattı. Sektörün 2024'ün sonunda bunun çok daha üzerinde bir rakamla rekor kıracağına inanıyoruz."
Yumaklı, Türkiye'nin yıllık un üretim kapasitesinin yaklaşık 32 milyon ton civarında olduğunu ancak fiilen kullanılan kapasitenin genellikle bunun altında kaldığını ve kapasite kullanımının yüzde 45-50 civarında gerçekleştiğini anlattı.
Bu sorunun aşılması gerektiğini vurgulayan Yumaklı, sektörün altyapı sağlamlığının bütün imkânların en üst düzeyde kullanılmasıyla mümkün olacağını söyledi.
"HER 4 UN PAKETİNDEN BİRİSİNDE TÜRK ÜRETİCİLERİN İMZASI VAR"
Bakan Yumaklı, geçen yıl yurt içi kullanım ve ihracat amacıyla 15 milyon ton civarında un üretildiğini belirterek, şöyle devam etti:
"İhracatın büyük bir kısmı Orta Doğu, Afrika ve Asya ülkelerine gerçekleşti. Türkiye şu anda dünyada un ihracatında birinci, makarna ihracatında da ikinci sırada. 2023 yılı itibarıyla Türkiye'nin dünya un pazarındaki payı yüzde 23. Bu da dünyadaki her 4 un paketinden birisinde Türkiye'deki üreticilerin emeğinin bulunduğunu gösteriyor. Türk değirmencilik sektörü, depolama, taşıma ve boşaltma, öğütme, eleme, otomasyon, tartım ve laboratuvar sistemlerine kadar her bir alanda önemli başarılara imza atmayı sürdürmektedir. Dünyadaki en büyük kapasiteli un, yem, nişasta, kahve fabrikaları, Türk değirmen makinecileri tarafından kurulmaktadır."
Yumaklı, Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'nin dünyada ilk buğdayın ve unun üretildiği yerin Anadolu olduğunu gösterdiğini kaydederek, "Dünyanın en eski sanayi kolu olan değirmenciliğin ortaya çıktığı bu coğrafya, bu kritik önemdeki endüstriye öncülük etmenin gururunu yaşıyor." diye konuştu.
Un ve tahıl üretiminde ihtiyaç duyulan enerjinin yeşil enerji kaynaklarından temin edilmesi amacıyla yapılan yatırımlardan bahseden Yumaklı, "Sektörün yeşil enerji kaynaklarına olan ilgisi son derece memnuniyet vericidir." ifadesini kullandı.
"TMO, GIDA ARZ GÜVENLİĞİ NOKTASINDA ÖNEMLİ VAZİFELER İCRA ETMİŞTİR”
Genel Müdürümüz Ahmet Güldal da TMO'nun, 85 yıllık tarihinde bugüne kadar üstlendiği görevlerden bahsederek, "(TMO) Son yıllarda gıda arz güvenliğinin öneminin çok daha fazla hissedildiği böyle bir dönemde önemli vazifeler icra etmiştir." diye konuştu.
Son dönemde artık her yıl salgın, kuraklık ve savaş gibi farklı bir problemle karşılaşıldığını anlatan Güldal, hububat ve tahıl sektörünün çok dalgalı bir süreç yaşadığını kaydetti.
Güldal, iki yıl küresel salgın nedeniyle buğday fiyatlarında yaşanan zirveleri hatırlatarak, böyle süreçlerde ülkelerin kendi ihtiyaçları için tedbirler aldığını, Türkiye'nin de tedarikini gerek yurt içinden gerekse yurt dışından yaptığını söyledi.
Kuraklık yıllarından sonra özellikle son iki senede çok ciddi bir bereket yaşadıklarını dile getiren Güldal, "Daha önce azlığı idare ederken, şimdi bolluğu ve bereketli bir ürün/mahsulat dönemini yönetmeye çalışıyoruz. Bu süreçte de elbette bazı tedbirleri almak durumunda kalıyoruz." dedi.
“DIŞ TİCARET TEDBİRLERİ NOKTASINDA İSTİKRARLI BİR SÜRECİN YÖNETİLMESİNİN GAYRETİNDE OLACAĞIZ”
Ahmet Güldal, TMO'nun hububat alım ve satış süreçlerine ilişkin bilgiler vererek, dış ticaret tedbirleri ile istikrarın ve dengenin devam etmesi için öneriler yaptıklarını söyledi.
Türkiye'nin 21 Haziran'dan 15 Ekim'e kadar hububat ithalatını durdurduğunu hatırlatan Güldal, "Bunun ne zaman sonlandırılacağı çok soruluyor. Burada Sayın Bakanımız, ekonomi yönetiminin içerisinde. Biz kendi değerlendirmelerimizi onlara elbette sunacağız. Bu süreci yurt içindeki üreticilerimizin ve tüketicilerimizin en makul süreçte yaşamasını teminen ihracatımızın da aksamasına çok fırsat vermeden, tedarikçilerimizin de beklentilerini dikkate alarak istikrarlı bir süreç yönetilmesi için gayret göstereceğimizi ifade ediyorum." şeklinde konuştu.
Güldal, TMO'nun şu anda dünyada elinde en çok tahıl bulunduran şirketlerden olduğunun altını çizdi.
Toprak Mahsulleri Ofisi bünyesinde yer alan laboratuvardan bahseden Güldal, "Gıda güvenliği konusunda ülkemizde ISO 17043 standardında tahıllar, çeltik, nohut ve buğday ununda 'Yeterlilik Testi Sağlayıcısı' olarak akredite olan ilk ve tek laboratuvardır. Azerbaycan'daki ortaklarımıza ve partnerlerimize bu hizmeti bir süredir vermeye başladık. Fuaye alanında bizim de bir masamız var ve yetkili arkadaşlarımız da burada. Orada gerekli bilgileri paylaşacaklar." dedi.
"DEĞİŞEN DÜNYADA SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIMSAL FAALİYETLERİN OLUŞTURULMASI GEREKİYOR”
Açılışta konuşan Azerbaycan Tarım Bakanı Mecnun Memmedov da, ilkim değişiklikleri nedeniyle tarım sektöründe yaşanan sorunlardan bahsetti.
Azerbaycan'ın tarım sektörüne verdiği destekleri anlatan Memmedov, "Azerbaycan, buğday ihtiyacının yüzde 58'ini kendisi karşılıyor. Son zamanlarda, özellikle kamu-özel sektör ortaklığı ve modern teknolojilerin uygulanmasına dayalı büyük tahıl çiftliklerinin kurulması ve ayrıca işgal altındaki topraklarımızın kurtarılması sayesinde ülkenin buğdayda kendine yeterlilik düzeyinin daha da artırılmasına yönelik yeni imkânlar oluştu." dedi.
Gıda üretiminin artırılmasının önemine işaret eden Memmedov, "Değişen dünyada sürdürülebilir tarımsal faaliyetlerin oluşturulması, doğal kaynakların ve çevrenin korunması, sağlıklı gıdaya erişimin temel ilkelerinin benimsenmesi çağrısında bulunuyorum." ifadelerini kullandı.
"GIDA ÜRETİMİ YÜZDE 70 ARTIRILMALI"
IAOM Avrasya Başkanı Eren Günhan Ulusoy da bu yılki konferansta "sürdürülebilirliğin sadece kamu yararına değil, aynı zamanda işletmelerin rekabet gücünü artırmak" için de kritik olduğunu vurgulamak istediklerini söyledi.
Gelecek 30 yılda dünya nüfus artışı projeksiyonlarına paralel olarak gıda talebinde de ciddi bir artış olacağını dile getiren Ulusoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu talebi karşılayabilmek için gıda üretiminin de yüzde 70 artırılması gerekecektir. Yıllar içerisinde günlük alınması gereken kalori miktarı da artmaktadır. BM Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, gelişmiş ülkelerde tahıl ürünlerinin toplam kalori ve protein içindeki payı azalırken, gelişmekte olan ülkelerde tahıllar hala birincil enerji kaynağı olarak önemini korumaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 25-35 aralığında iken, gelişmekte olan ülkelerde tahıllar günlük enerji ihtiyacının yüzde 60-70'ine kadarını karşılamaktadır. Bu verilerden de görüldüğü üzere ekmekten ve unlu mamullerden kaçış olduğu algısının aksine, insanoğlunun beslenme öyküsünde, tahılın karbonhidrat olarak enerji kaynağı olarak yüzyıllardır sahip olduğu değeri sürdürdüğü ve sürdüreceği açık olarak görülmektedir."
"AZERBAYCAN HEM STRATEJİK KONUMU HEM DE TÜRKİYE İLE OLAN GÜÇLÜ KARDEŞLİK BAĞIYLA TARIM SEKTÖRÜ İÇİN BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR"
Eren Günhan Ulusoy, konferansın düzenlendiği Azerbaycan'ın stratejik önemine işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Azerbaycan hem stratejik konumu hem de Türkiye ile olan güçlü kardeşlik bağıyla tarım sektörü için büyük önem taşımaktadır. Orta Asya'nın geçiş noktası olarak Azerbaycan, Karadeniz ve Hazar Denizi arasında kritik bir ticaret köprüsü oluşturarak, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlamaktadır. Bu durum, tahıl ve tarım ürünlerinin uluslararası piyasalara etkin bir şekilde ulaştırılmasını sağlarken, bölgenin gıda güvenliğine büyük katkı sunmaktadır."
Ulusoy, son dönemde yaşanan toz patlamaları ve silo yangınları nedeniyle sektörde sürdürülebilirlik kadar güvenliğin de önemli olduğunun altını çizdi.
İklim değişikliğinin tarımsal üretimi ve gıda tedarik zincirini doğrudan etkileyen en büyük tehditlerden olmaya devam ettiğini anlatan Ulusoy, "Artan sıcaklıklar, kuraklık ve lojistik zorluklar, sektörümüzün karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklardan sadece birkaçı. Bu nedenle enerji verimliliğini artırmak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmak artık bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir." diye konuştu.
ETKİNLİĞE DÜNYANIN ÖNEMLİ BUĞDAY ÜRETİCİSİ VE UN İHRACATÇILARI DA KATILDI
Etkinliğin açılış kurdelesi, konuşmaların ardından protokol üyeleri tarafından kesildi.
Türkiye'nin başkanlığını üstlendiği 2 milyardan fazla nüfusa ve toplam 7,1 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe sahip 32 ülkeden oluşan IAOM Avrasya Bölgesi tarafından düzenlenen etkinliğe, dünyanın en büyük buğday üreticileri ve un ihracatçıları da katıldı.
COP29 İklim Değişikliği Konferansı'na paralel olarak "Değişen İklimde Sürdürülebilir Gıda Güvenliği" mottosuyla düzenlenen "3. IAOM Avrasya Konferansı ve Sergisi", Azerbaycan Tahıl Üreticileri ve İşleyicileri Birliği'nin ev sahipliğinde gerçekleşti.
Orta ve Doğu Avrupa, Baltık ülkeleri, Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Türkiye ve diğer Orta Asya Cumhuriyetleri'nden 1000 civarında katılımcıyı ağırlayan etkinlik kapsamında iki gün boyunca sektörün önde gelen isimleri konuşma yaptı.
KURUMUMUZCA AÇILAN STANTTA ÇALIŞMALARIMIZ HAKKINDA BİLGİLENDİRMELER YAPILDI
Sektörün sorunlarının ele alındığı ve sürdürülebilirlik konusunun tartışıldığı panellerin de yer aldığı etkinlik kapsamında düzenlenen sergide ise Kurumumuzun yanı sıra değirmencilik sektörünün önde gelen şirketlerinin stantları yer aldı.
Kurumumuzca açılan stantta, ürün teknolojisi ve laboratuvarınca yürütülen çalışmalar başta olmak üzere Kurumumuz faaliyetlerinin tanıtımı ve bilgilendirmesi yapıldı. Azerbaycan’da TS EN ISO/IEC 17025 standardında akredite olan laboratuvarlarla ve laboratuvar cihazı üreten firmalarla görüşmeler gerçekleştirilerek bu konudaki çalışmalarımız anlatıldı.
Genel Müdürümüz Güldal, yaptığı ikili görüşmelerin haricinde televizyonlara ve ajanslara verdiği röportajlarda Kurumumuz faaliyetleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.